14 Mart 2012 Çarşamba

14 Mart - Yaz Günü (Çiçeklerin Bayramı)


14 Mart Arnavutluk’ta özel bir gündur. Yaz günü (Dita e Veres) olarak adlandırılmıştır.

Şimdiki takvime bakılırsa isim biraz mantıksız gelebilir, çünkü Yaz Günü söylüyoruz ama aslında İlkbaharın başlangıcıdır, ancak yüzyıllar önceden kalan bir bayramdır ve o yıllarda İlirler’in (Arnavutların ataları) kullandıkları takvim sadece ekinoks günlerinde başlayan/biten iki mevsimden oluşmaktaydı, Yaz (21 Mart-23 Eylül) ve Kış (23 Eylül-21 Mart). Bu gün bitkilerin uyanışının simgesidir. Kutlanmaya başladığı zamanlarda yıllın ilk günüydu ve yüzyıllardır Arnavutluk’ta hala özel bir yeri vardır. 2007 yılından beri de resmi bayram olan günlerin listesine eklenmiştir. Böyle bir değişiklikle hükümet bu kadar tarihi değeri olan günlerin unutulmamasını amaçlıyordur, sonuçta gelenk ve görenekler bir ülke için çok önemli ve değerlidir.

Bu günü tarif eden yüz yıldan aşkın yazılar ve şiirler bulunmaktadır. Aslında çocuk veya yetişkin olman fark etmiyor, bu gün özel bir coşku getiriyor insana, farklı bir enerjisi vardır. Ayrıca hatırlıyorum küçükken, hepimiz sabah en erken kalkan olmaya çalışırdık, son kalkan kişinin bütün senesi uykuda geçeceğini inanırdık. Bazı bölgelerde en son uyananı evde kapatırlardı, ve kutlamalarda yer alma fırsatı olmuyordu. Hep beraber kahvaltı yaptıktan sonra “verore’leri” (bknz. Resim 1) çıkartırdık ve varsa eğer çiçeklenmiş bir ağacın dalına veya herhangi bir dala koyardık. Onları dallarda koyarken kısa bir şiir söylerdik:

Dallendyshe bishtgershere  /  Makas kuyruklu kırlangıç
Merr veroren shko ne det   /  Verore’yi al, denize götür
Dhe me sill mua shendet    /  Benim için oradan sağlık getir
Resim 1: Verore
Resim 2: Kırlangıçlar
Ayrıca Arnavutluk’un kuzey bölgelerinde çok daha eskilerden, güneşe tapılan dönemlerden kalan bir gelenek daha hala yaşatılmaktadır. Orada gençler iki hafta boyunca dağlardan özellikle ardıç ağaçların dağlarınından toplarlarmış ve bunları yakınlardaki en yüksek noktada toplayıp yakıyorlarmış. Yüksek yer tercih etmelerin sebebi güneşe yakın olmakmış, böylece ateşin güneşin gücünü artıracaklarını inanıyorlarmış.

Bu güne özel iki şey yapılır:

1.- 13 Mart gününde, topraklı kökleri ile birlikte bir avuç taze çim eve alınır. Amaç 14 Mart sabahında bunun evde bulunması. Toprakın ilkbaharın gelmesi ile birlikte bereketlendiği gibi, evlerimizin de bereketlenmesidir.

2.- Ballokume (ilkbaharın Gözü) pişirlmesi. Ballokume şekil itibari ile kurabiyelere benzer. İçeriği basit (şeker, mısır unu, buğday unu, tereyağ ve yumurta) ama yapılışı çok sabır ve özen isteyen bir tatlıdır. Bir önceki gün ballokumeler hazırlanır ve 14 Mart sabahı kahvaltıda masada yerlerini bulurlar. Nasıl ki taze çim bereketin simgesi ise, ballokumeler de tatlı dilin simgesidir, aynen Türkiye'de de söylediğiniz gibi, "tatlı yiyelim, tatlı konuşalım".

Resim 3: Ballokume
   

Bugün Arnavutluk’ta bayram havasında geçer. Şehirlerin yolları süslenir, konserler, oyunlar ve değişik yarışmalar organize edilir. Aşağıda Tiran’dan birkaç resim göstereceğim. Bu günü Arnavutluk’ta geçirmeyi çok isterdim, yine de bu blogta ilk bu yazıyı paylaşmak da benim için çok anlamlı oldu. Yazarken bu güzel günün coşkusunu hissettim, umarım burada da hissettirebilmişimdir.

Herkese çok güzel ve kendinizi de özel hissedeceğiniz bir gün geçirmesini dilerim.

Resim 4: Bayrak
Resim 5: Üniversite

Resim 6: Skenderbej Meydanı

                         
Resim 7: Kutlamalar







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder